9 Nisan 2010 Cuma

Nisan : 2010 Renkli kişilik Mercan

“Sana Değil Kardeşine” şarkısıyla hayatımıza giren Mercan, çok renkli bir kişilik! Sen de onun renkli dünyasına göz atmak ve hayatındaki ilkleri öğrenmek ister misin?

Nisan : 2010 Renkli kişilik Mercan

Çıkış şarkın “Sana Değil Kardeşine”nin hikayesi nedir?
Ben söylüyorum eğlene eğlene. Herkes ne almak, ne anlamak istiyorsa onu anlamalı. Böyle daha keyifli!

Ne zamandır müzikle ilgileniyorsun ve bu çiçeği burnunda çalışman için neler hissediyorsun?
Elbette çocukluğumdan beri ilgileniyorum. Fakat müzikten para kazanmaya 16 yaşımda başladım. Bu albüm benim sirkim, karnavalım, heyecanım, oyun arkadaşım.

İlk albüm heyecanı nasıl bir hismiş?
İlk öpücük gibi…

Sapsarı kısacık saçların çok iddialı:) İlk kez ne zaman boyamıştın saçlarını?
İddialı olmayı seviyorum:) Daha farklı, daha yeni hallerimi de göreceksiniz. İlk kez saçlarımı boyattığım zaman 16 yaşındaydım:) Kıpkırmızıydı. Annem görünce kalp krizi geçiriyordu. Bana “trafik lambası gibi olmuşsun” dedi hatta:)

İlk kez ne zaman makyaj yapmıştın ve hangi makyaj malzemelerini kullanmıştın?
Dişiliği biraz erken keşfedenlerdenim. İki yaşımdayken evdeki suluboya takımımla kendime makyaj yapmaya başlamıştım! Sonra biraz daha büyüyüp boyum annemin makyaj masasına yetişebildiğinde de oraya dadandım elbette. Okula giderken de çaktırmadan gözlere kalem, dudağa da hafif ruj sürerdim:)

İlk kez ne zaman aşık oldun?
Yaşıtım olan bir çocuğa değil, komşumuzun büyük oğluna aşık olmuştum. “Sana Değil Kardeşine” durumu yani:) Gerçi bu ağabeyine oldu, ama olsun. Uzaktan aşktı, imkansızdı. Zaten taşınıp gittiler sonra da.

Peki, ilk kez öpüştüğünde kaç yaşındaydın? Neler hissetmiştin?
15 yaşımdaydım. Gözlerim kararmıştı, nefesim tutulmuştu ve 55 derece güneşin altında gibiydim. Yanmışım haberim yok:)

Bir yakışıklıdan aldığın ilk hediye neydi?
Ahşap çok güzel orta boy bir kutuydu. İçinde bir güneş gözlüğü vardı. (Bu konuda çok büyük bir tutkum var, gözlük delisiyim) Yanına da bir tane papatya, en sevdiğim çikolata ve romantik şarkılardan oluşan kendi doldurduğu, her şarkı başında da kendi sesiyle bana bir şeyler söylediği bir kaset koymuştu.

Bir arkadaşından yediğin ilk kazık neydi? Biraz bahseder misin?
Çok küçük yaşlarda yaşadığım bir olaydı. Lise yıllarında bir arkadaşım topuklu ayakkabılarımı ödünç almıştı… Ve bir daha da o ayakkabılarımı göremedim:) Neyse ki bundan başka bir kazık yemedim, çünkü yanımda güvenebileceğim insanlar var. Arkadaşlarımı iyi seçiyorum!

İlk görüşte aşka inanır mısın?
İlk görüşte “Bu adama aşık olabilirim” durumuna inanıyorum. Ama kendimi hemen kaptırmıyorum, ilişkiye zaman tanıyorum. Karşımdakini tanımadan, bana uygunluğunu ölçüp tartmadan asla kendimi duygularıma bırakmıyorum.

Hayatının ilk üç altın kuralını, önem sırasına göre sayar mısır? Zamanın, sağlığın, özgürlüğün, paranın ve sevdiklerinin değerini bilmek; kararlı olmak ve çok çalışmak; bir de sonuna kadar eğlenmek;)


Mart 2010: Aşkla yola çıktı, kazandı!

Müzik kanallarını ve radyoları esir alan Ceynur’u daha yakından tanımak ister misin?

Mart 2010: Aşkla yola çıktı, kazandı!

Aşkla yola çıktı, kazandı!

“Aşk, Yağmur ve Çikolata” nasıl bir çalışmanın ürünü?
"Aşk, Yağmur ve Çikolata" kesinlikle bir ekip çalışmasının ürünü. Müzik direktörümüz ve prodüktörümüz Erkin Arslan. Erkin ve menajerim Şebnem Özberk, ayrıca Evren Elif Erdamar albümün ilk gününden itibaren her anlamda tüm yaratıcılıklarını projeye yansıtmaktalar. Albümün içinde çalan müzisyenlerden tutun da, beste ve söz yazarı dostlarım, imaj danışmanımız Ceyda Balaban, mixlerimizi yapan Sarp Özdemiroğlu, illüstrasyonlarımızı gerçekleştiren Behnan Shabbir, grafik designer'ımız Engin Yağmurdereli ve burada isimlerini yazmaya kalkarsam tüm sayfayı kaplayacak bir ekip söz konusu. Herkes ciddi anlamda emeğini koydu. Ve bu da projeyi daha da özel kıldı. Bu da bana büyük mutluluk veriyor.

Yıllar önce Milliyet gazetesinin düzenlediği yarışmada “Kız Solist” birincisi oldun. 15 yaşından beri şarkı söylüyorsun. O yaşlardayken bu konuda nasıl hayaller kuruyordun?
Bugünkünden çok farklı hayaller değildi kurduğum hayaller. Yine büyük sahnelerde kalabalıklara şarkı söylediğimi, yine hayranı olduğum şarkıcılarla düet yapmayı düşlüyordum:)

Giyim kuşamın oldukça değişik, bir imaj maker’ın var mıydı? Yoksa tüm tasarımların sana mı ait?
Evet, imaj danışmanımız var, Ceyda Balaban. Kendisinin şarkıları ilk dinlediğinden itibaren kafasında oluşan konsept üzerine kurulu benim genel görünümüm. Bunu benim üzerime oturttu Ceyda. Kendimi içinde rahat hissedeceğim şekilde uyarladı bu konsepti.

“Tanrı Beni Duydu” isminde bir şarkın var. Sence tuttuğumuz dilekler, bizim çalışmalarımız sonucunda mı yoksa birazcık da şansla mı gerçeğe dönüşüyor?
Bu şarkı menajerim Şebnem Özberk'e ait bir şarkı. Ve bence dileklerimizin gerçekleşmesi için her ikisine de ihtiyacımız var. Siz elinizden gelen çabayı gösteriyorsanız ve eğer şans da yanınızdaysa her şey daha kolay oluyor.

“Sonsuza kadar” yapmaktan vazgeçmeyeceğin şeyler neler?
Ben “sonsuza kadar şarkı söylemeye devam” derim:)

Şimdi gerçekleştirmek istediğin hayaller neler? Önümüzdeki yıllar için müzik konusundaki planlarını da anlatır mısın?
Şu an için sadece henüz çok yeni olan albümüme konsantre olmuş durumdayım. Bu projenin uzunca bir zaman içinde sindirilerek tüketilmesi taraftarıyım, çünkü albümdeki hiçbir şarkı albümü dolduralım zihniyetiyle konulmadı. Dolayısıyla elimizden geldiği kadar klip çalışmaları yapmayı ve albümdeki şarkıları da kapsayan, aynı zamanda içinde yabancı şarkıların da olduğu repertuarlarla konserler vermeyi amaçlıyoruz.


Bugüne kadar hayalini kurduğun ve gerçekleştirebildiğin düşün neydi?
Şarkı söylemeyi bu kadar çok seven bir insan olarak, böyle bir albüme sahip olmayı hep düşlerdim. Bu yüzden albümüm diyebilirim.

Bu hayaline ulaşabilmek için hangi yollardan geçtin ve ne gibi zorluklarla karşılaştın?
Yaptığım tek şey şarkı söylemekti aslında. İmkanların zaman içinde oluşmasıyla albüm projem gerçekleşti. Dolayısıyla çok ciddi bir zorlukla karşılaştığımı söyleyemem.

Engelleri aşmak için kendinde nasıl güç buldun? Hedefe yönelik taktiklerin nelerdi? Engeller değil ancak olumsuzluklar var olduğu zaman bunlardan çok etkilenmemek gerektiğini düşünürüm hep. Moralinizi bozmadan, motivasyonunuzu kaybetmeden ve ne istediğinizi unutmadan, sadece ona odaklandığınız zaman, her şey daha üstesinden gelinir bir hal alıyor. Böyle bir durumda da ekstra taktik uygulamaya zaten ihtiyacınız olmuyor:)

“Hayalleri gerçeğe dönüştürmek” konusunda gençlere ne gibi tavsiyeler verebilirsin?
Şunu söyleyebilirim; gecikmeler ya da aksilikler yaşadığınızda vazgeçmemek önemli. Ne isteğinizi bilirseniz ve ona odaklanırsanız, doğru zaman geldiğinde hayalinize kavuşursunuz. Tabii bunun için gerekli olan çalışmaları da ihmal etmezseniz hayallerinize bir adım daha yaklaşmış olursunuz.


Şubat 2010: Herkesin sevgilisi Taylor Lautner

12 Şubat’ta “Sevgililer Günü” filmi ile karşımızda olacak Taylor Lautner, romantik, eğlenceli ve üstelik artık çok zengin bir yakışıklı!

Şubat 2010: Herkesin sevgilisi Taylor Lautner

Herkesin sevgilisi Taylor Lautner

“Yeni Ay”ın gişe hasılatları kıran başarısından sonra serinin esas karakterlerinden biri olan Jacob Black’i canlandıran Taylor Lautner, Hollywood’un en çok aranan aktörlerinden biri haline geldi. Ama bu kadar göz önünde olmak ve popülarite beraberinde bazı dedikodular ve eleştiriler de getiriyor tabii ki! Bir kesim onun sadece güzel bir vücuda sahip olduğu ve yakışıklılığı sayesinde bu kadar popüler olduğunu iddia ediyor. Bu yaklaşım da Taylor’ı çok üzüyor. Filmdeki en genç oyuncu olmasının yanı sıra kitaptaki Jacob karakterine uygun bir tip haline gelebilmek için verdiği mücadele biraz göz ardı ediliyor. Çok ironik değil mi, rolü kapmak için harika bir vücuda sahip oldu, ama şimdi herkes oyunculuğundan çok onun harika fiziğinden bahsediyor! Ama Taylor, aksini ispat etmek için hiç boş durmuyor! Tüm dünyayla birlikte ülkemizde de 12 Şubat 2010’da vizyona girecek bir romantik komedide boy gösteriyor. Üstelik film yıldızlar geçidi gibi! Julia Roberts, Jessica Alba, Anne Hathaway ve Ashton Kutcher da “Sevgililer Günü” filminin diğer oyuncuları!

Nasıl bir çocuktu?
Küçükken yerinde duramayan, süper pozitif, etrafa gülücükler saçan tatlı bir yaramazdı. Bak, kendini nasıl anlatıyor: “6 yaşımdayken atletizmle uğraşmaya başladım. Karatede üç dünya şampiyonluğu ödülüm var. Spor yapmayı her zaman çok sevdim, ama yine de ‘Alacakaranlık’ için bu birikimim yeterli olmadı. Pazılarımı daha da geliştirmem gerekti.”

Çok azimli!
“Alacakaranlık” kitabında çelimsiz bir çocuk olarak tasvir edilen Jacob, kurt adama dönüştükten sonra birden irileşiyor ve kaslı bir yakışıklıya dönüşüveriyor. Doğaüstü bir şekilde gelişme gösteren Jacob’a Taylor’ın da bir an önce yetişmesi gerekiyordu tabii. Bu yüzden “Yeni Ay” öncesinde deliler gibi spor yapan Taylor, tamı tamına 8,5 kilo aldı! İşte ortaya da bu kadar muhteşem bir şey çıktı!

Utandığı anlar
Tamam, vücudu çok güzel ve Taylor, film icabı bunu sergilemek zorunda kalıyor! Ama biliyor musun, tüm gözlerin çıplak vücudu üzerinde odaklanması Taylor’ın hiç hoşuna gitmiyor! “Birçok insanın tişörtsüz fotoğrafımı görmesi ve hakkımda yorumlar yapması çok garip bir his! Hatta biraz utanç verici” diyen Taylor, gün geçtikçe daha da utangaç bir yakışıklıya dönüşüyor galiba!

Nasıl kızlardan hoşlanıyor?
“Eğlenceli kızları seviyorum. Bir kızda aradığım en önemli özellik, benim yanımdayken rahat olabilmesi. Pek çok kız, yanımdayken tedirgin oluyor ve içlerindeki enerjiyi çıkarabilmek için ben uğraşmak zorunda kalıyorum. Benimle gülen, şakalaşan ve samimi olan bir kız beni tavlayabilir. Kendime dürüst bir kız arkadaş arıyorum. Tıpkı Alacakaranlık’taki Bella’nın karakterine sahip birine aşık olabilirdim” diyor Taylor!

10 parmağında 10 marifet!
Sportmen kişiliğinin yanında yakışıklımızın müziğe de büyük ilgisi var. Üstelik gizli bir müzik geçmişinden bahsedebiliriz. 2005 yılında rol aldığı “Shark Boy ve Lava Girl” filminde şarkı söyledi. 2006’da üç arkadaşıyla Nashville’de bir şarkı kaydetti. Ayrıca bir okul projesi için eski kız arkadaşı Sara Hicks’le birlikte “Apologize” isminde bir şarkı yaptı. Kendisi “Hiçbir zaman büyük bir şarkıcı olmak için iddialı olmadım” dese de bunu zaman gösterecek!

Gerginken ne yapar?
Pek çoğumuz gibi sinirli ve gergin olduğu anlarda Taylor da sürekli bacağını sallıyor. Üstelik bunun hiç farkına varmıyor. Oturduğu masa ve sandalye sallanmaya başlayınca, insanlar bunu Taylor’ın yaptığını anlıyor:) Taylor da bu alışkanlığı için “En kötü huyum” diyor.

Kankaları onu çok seviyor
“Twilight Saga: Tutulma”daki rol arkadaşları, Taylor’ın en güzel yönlerini anlatırsa…

• “Sık sık ‘Teşekkür ederim’ diyor. Anne ve babasından çok iyi aile terbiyesi almış çünkü:)” (Chaske Spencer)
• “Dışarı eğlenmeye çıktığımız zaman ‘Size bir şov yapayım mı?’ diyor ve ayağındaki kocaman botlarla bize harika bir dans şov yapıyor. Dans etmeye bayılıyor.” (Justin Chon)
• “Çok güvenilir bir arkadaş, en zor anınızda hep yanınızdadır.” (Michael Welch)
• “Taylor, hakkında bilmediğiniz çok önemli bir şey var; o gerçekten çok iyi bir şarkıcı! Hiç sesini dinlediniz mi?” (BooBoo Stewart)
• “Yeni Ay’da Jacob çok suratsız bir karaktere dönüşüyor. Taylor ise çok sevimli bir tip, hep gülüyor. Buradan onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu görebilirsiniz!” (Edi Gathegi)


Ocak 2010: Yusuf Güney`e soru yağmuru

Yakışıklı popçu Yusuf Güney'le kızlardan, aşktan, gelecek planlarından konuştuk!

Ocak 2010: Yusuf Güney`e soru yağmuru

Yusuf Güney'e soru yağmuru

* Müzikle ilgilenmeye nasıl başladın?
20 yaşına kadar müzikle pek ilgim yoktu. Sadece çok iyi bir dinleyiciydim. Bu arada çok da utangaçtım. Birine aşık olsam gidip ona açılamazdım. Eline mektubu sokuşturur, kaçardım. "Lütfen evde oku" derdim! Sonra şiirler yazmaya başladım. Şiirlerden önce de telefonla melodi yapmaya başlamıştım. Kafamdan istediğim şarkıyı düşünüp çalabiliyordum. Ve bunu satıp para kazanıyordum. Böylece müzik kulağımın olduğunu keşfettim. Kendime bir org aldım ve melodiler yapmaya başladım. Şiirlerin üzerine beste yapmaya çalıştım. Ortaya güzel şeyler çıkmaya başladı. Hatta şu an albümde bulunan "Canımdın Sen" ilk bestemdir. Rafet El Roman'la tanışmama vesile olan şarkı da o.

* Nasıl tanıştınız Rafet El Roman'la?
Onunla tanışmayı çok istiyordum. Arkadaşlarım bana sürpriz yaparak, doğum günümde beni Londra'daki Rafet konserine götürdüler. Onu gökte ararken yerde bulmuştum! Konser bitince kulisine gittim. Hazırladığım şarkıyı ona söylemek istiyordum. Ama beni içeri almadılar. Tam o sırada orada bir gazeteci gördüm. Yanına giderek basın kartını ve kamerasını istedim. Gazeteci kılığına girdim ve içeri girdim! Sonra da gerçeği açıkladım ve şarkımı albümünde okursa çok mutlu olacağımı söyledim. "Bu kadar eziyete katlandığına göre güzel bir şeydir" dedi. Bir anda bütün utangaçlığım gitti ve şarkımı okudum. "Niye bana veriyorsun, kendin oku, süper okuyorsun" dedi. Bana albüm yapacağını söyledi! Sonra bir de baktım ki, bir yıl içinde 150 beste yapmışım!

* Çıkış parçan olan "Aşk-ı Virane"nin bir hikayesi var mı?
Bir gün trende giderken bir arkadaşım aradı. "Sevgilimle ne yapacağım; sevsem olmuyor, sevmesem de" dedi ve telefonu kapattı. Kendi yaşadıklarımı da üzerine ekleyince sözler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı ve şarkıyı bir saat içinde bitirdim!

* Artık ünlü birisin! Peki, ünlü olmanın en büyük zorluğu neymiş sence?
Hakkınızda asılsız haberler çıkması! Kankam olan ve çok sevdiğim dostlarımla bile aşk yaşadığımı yazdılar:(
* Nasıl bir sevgilisin?
Duygusal ve sevince tam seven biriyim. Karşımdakini mutlu etmesini çok iyi bilirim. Zaten ilişkiye başladığımda karşımdaki insanı araştırırım, neleri sever öğrenirim ve onu şaşırtmaya bayılırım.

* Kıskanç mısın peki?
Her seven insan kadar! Ama başkasının yanında yapmamak lazım, kendini kötü hissetmesin.

* Aşık olmak seni korkutur mu?
Bu aralar korkmaya başladım. Çünkü hüsrana uğramak istemiyorum.

* Belli ki kalbin kırılmış! Peki, senin kalp kırdığın oldu mu?
Oldu, ama istemeyerek. Eğer karşınızdakine karşı bir şey hissedemiyorsanız onun duygularına karşılık veremiyorsunuz çünkü.

* Sence en sancılı aşk hangisi?
Tek taraflı aşk!
* Aşkın ömrü ne kadar?
Bazen hiç yok, bazen de ebediyete kadar.

* Sevgilinle kavga ettin diyelim... Sakinleşmek için ne yaparsın?
Hiç üzerine gitmem, sakinleşmesini beklerim ve sakinleştiği zaman durumu düzeltmeye çalışırım. Düzelmiyorsa da kendi içime kapanır ve onun bir şeyler yapmasını beklerim.

* Ayrılıkla acısıyla nasıl başa çıkarsın?
Beste yaparak ve şarkı söyleyerek unutmaya çalışırım.

* Sence genç kızlar seni neden bu kadar çok seviyorlar?
Doğal olduğum için olabilir. Komplekslerim hiç yoktur. Biri bana "çok çirkinsin" derse "teşekkür ederim" derim:)

* Sen nasıl kızlardan hoşlanırsın?
Güzel görünen kızlardan!

* Peki, kişilik olarak?
Beni fazla sıkboğaz etmemesi lazım. Üzerime çok düşülmesinden hoşlanmıyorum.
* Sence kızları anlama konusunda başarılı mısın?
Eskiden kızları çözmek çok zor geliyordu. Ne yapmak istediklerini bilemiyordum. Ama yaşadığım ilişkiler sayesinde tecrübe kazandım ve artık onları daha iyi anlıyorum.
* Nasıl bir öğrenciydin?
Pek ders çalışmazdım. Öğretmenin anlattıklarını dinleyerek sınıf geçerdim. Çok yaramaz ve dik kafalıydım.

* Kopya çeker miydin?
Evet! Ama kopya kötü bir şey! Şimdi olsa çalışırdım.

* Kendinde en sevdiğin özellikler neler?
Rahat ve doğalım. Ufak şeylerden bile mutlu olabilen bir insanım.

* Peki, en sevmediğin huyların hangileri?
Bazen çok agresif olabiliyorum. Haksızlığa hiç gelemiyorum.

* Genelde nerelerde takılıyorsun?
İstanbul'dayken genelde evde vakit geçirmeyi seviyorum. Film izliyorum, kitap okuyorum, araştırmalar yapıyorum.

* İleride oyunculuk yapmayı düşünüyor musun?
İstiyorum, ama şimdi değil. Önce müzikte bir kariyer yapmalıyım. Daha zamanı var!

* Bir zaman makinesi olsaydı, sen hangi yıllara gitmek isterdin?
1200-1300'lü yıllara giderdim. Osmanlı`nın en şaşalı zamanları! O zamanlarda yaşamak isterdim!

* En büyük hayalin ne?
Yaptığım işte ilerleyip, başarılı olmak ve çok güzel yerlere gelmek.

* Issız bir adaya düşsen yanına almayacağın üç şey ne olurdu?
Televizyon, eski sevgilim ve telefon!

* Fala inanır mısın?
İnanmam, ama falsız da kalmam. Ben de güzel kahve falı bakarım. Çoğu zaman da tutar! Çünkü bunu karşımdaki insanın zihnini okuyarak yapmaya çalışıyorum!

* Uzayda yaşam olduğuna inanıyor musun?
Evet. Dünyanın dışındaki gezegenlerde yaşayan binlerce alem var bence. Bir gün dünyaya da gelebilirler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder