2 Nisan 2010 Cuma

J.C Avatar hiç kuşkusuz bu senenin en çok beklenen filmlerinden biriydi. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren film, çok iyi bir gişe başarısı elde etti. Açıkçası ben bugüne kadar hiçbir film için gişeye kadar gidipte, daha filmin başlamasına 2 saat olmasına karşın biletsiz kalmamıştım. Ama J.C Avatar’da bu başıma geldi. Filmi izlemek için sabırsızlıkla sinema salonuna koştum, o kadar sıra bekledim ve nitekim bilet kalmadığını duyunca da büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Fakat yılmadım ve bir sonraki seansta kendime köşelerden bir yer bulabildim. Şahsen AROG’ çıktığı ilk gün izlemiştim ve her hangi bir bilet sıkıntımda olmamıştı. Bu iki türün ortak yanı ne diye sorarsanız, iki filmde de dinozorumsu yaratıklar mevcut. Tabi ki bu işin şaka kısmı. J.C Avatar gerçekten büyüleyici bir film olmuş. Hani görsel efektler şöyle dursun, o senaryoyu yazmak, Pandora adındaki o gezene can vermek gerçekten çok büyük bir yetenek gerektiriyor. Gerçi James Cameron’dan da böylesine enfes bir film beklenirdi zaten. Eğer filmi izlemeyenler varsa şiddetle tavsiye ederim. J.C. Avatar yaklaşık 3 saat sürüyor fakat bu sizi korkutmasın çünkü filmde sürekli bir aksiyon içerisindesiniz, sürükleyici hikaye, Pandora’nın gizemli ormanları, Na’vi ırkının düzenleri sizi bu dünyadan alıp Pandora’nın bir köşesine savuruveriyor. Fakat beni film kesmez, kendimi Pandora’da hissetmemin tek yolu ya oraya gitmek ya da Avatar’ın oyununu oynayabilmek diyorsanız, Ubisoft sizlere bu fırsatı da sunuyor. Elbette sizi özel bir turla Pandora’ya göndermiyor fakat, Pandora’yı sizin ayağınıza getiriyor. J. C. Avatar: The Game, film vizyona girmeden önce raflardaki yerini aldı. Fakat biz sizlere kopuk bir inceleme sunmamak adına filminde vizyona girmesini bekledik ve Na’vi halkının derdini tam olarak anladık. Şimdi gelin bakalım bu Avatar dedikleri neymiş, Pandora dedikleri nasıl bir yermiş?

El Değmemiş Bir Doğa Güzelliği, Pandora!

Oyun incelememize geçmeden önce sizlere Avatar’a ait birkaç ufak bilgi vereyim. Filmi izlemiş olanlar bu paragrafı okumadan da geçebilirler. Öncelikle Pandora’dan başlayalım. Pandora atmosferi zehirli gazlarla çevrili (insanlara göre), üzerinde binlerce çeşit canlının yaşadığı, teknolojiden yoksun, doğasını koruyan ve üzerinde yaşayan Na’vi halkına ev sahipliği yapan bir gezegen. Na’vi halkını özel kılan ise Pandora üzerinde yaşayan en zeki ırk olmaları. Yani dünyada insanlar neyse, Pandora’da da Na’vi’ler o. Bu gezegene insanları asıl çeken şey ise, Unobtanyum adı verilen çok değerli bir mineraldir. Bu mineral yatağı, Na’vi halkının bir klanının yaşadığı dev bir ağacı tam altında bulunmaktadır. Sizinde tahmin edebileceğiniz gibi, insanlar Na’vi’ler tatlı dille uyarmak için önce onlara yaklaşma yolunu seçmişlerdir. Fakat bunda başarılı olamayınca, insan Na’vi karışımı bir tür olan Avatar’ları yapmışlardır. Avatar’lar sadece belirli insanlarla yapılan deneyler sonucunda reaksiyon vermiştir. Yani önüne gelen her insandan bir Avatar yapılamıyor. Avatar’ları kontol etmek için ise bir cihazın içine giren sürücüler (Avatarları kontrol edenlere Avatar sürücüsü deniliyor) gözlerini onların bedenlerinde açıyorlar ve Avatar’ın içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Aslında bu kısmı ben Matrix’e benzettim. Bir cihaz yardımıyla başka bedene girme vs vs, tabi ki farklılıkları var ama benzer yanları da mevcut.
Avatar hakkında verdiğimiz bu kısa bilgiden sonra artık yavaş yavaş oyunumuzun incelemesine geçebiliriz. Avatar: The Game, filmin senaryosu yerine bizlere yeni bir hikâye sunuyor. Oyunda filmden önce Pandora’da yaşanan olaylara tanıklık ediyoruz. Oyunda Abel Ryder adında bir RDA erini canlandırıyoruz. Kısa bir eğitim turunun ardından Ryder’a bir Avatar bedeni veriliyor ve oyun size Na’vi’ler adına mı yoksa insanlar adına mı savaşmak istediğinizi soruyor. Burada yapacağınız seçim oyunun tüm gidişatını etkiliyor. Eğer insanların tarafını seçerseniz, insanlara ait olan silah ve araçları kullanıyorsunuz. Tüfekler, ağır taramalılar, arazi araçları ve helikopterler gibi. Na’vi tarafını seçtiğinizde ise modern silahlar yerine, ok, yay, mızrak vb. silahlara sahip oluyorsunuz. Helikopter ve arazi araçları yerinede Pandora’da bulunan çeşitli dev yaratıklara biniyorsunuz. Oyunun hikâye modu her iki tür içinde ortalama 7 saat sürede bitiyor. Fakat dediğim gibi, hangi ırkı seçerseniz, oyunun hikâyesi de o doğrultuda gelişiyor. Dolayısıyla oyunu hem Na’vi, hem insan tarafından bitirirseniz sizlere yaklaşık 13-14 saatlik bir oynanış süresi sunuyor. İki ırk arasındaki silah farkı sizi yanılgıya düşürmesin. Na’viler ok ve yay gibi ilkel silahları kullanmalarına karşın bunların hasar gücü bir hayli fazla. Zaten Na’vi’ler insanlara oranla daha dayanıklı bir vücut yapısına sahipler. Yani insanların tarafında savaşırsanız bile elinize aldığınız bir taramalıyla düşmanlarınızı kolayca öldüremiyorsunuz.

Hangi Düşman Daha Cazip? Dev Bir Robot mu Yoksa Dev Bir Etobur mu?

Oyunda seçtiğiniz tarafa göre görevleriniz değişiklik gösterse bile genelde olaylar aynı mekanlarda geçiyor. Zaten Avatar’ın oyun yapısı görevler üzerine kurulmuş. Oyunda onu öldür, burayı patlar, şunu kurtar gibi klasik görevler bizleri bekliyor. Mesela bir RDA askeriyken size şunu öldür diye bir görev verilirken, Na’vi halkından biri olduğunuzda göreviniz şunu koru tarzında oluyor. Olayın ana mekanı aynı olsa bile, oraya ulaşana kadar kat edilen yollar ve karşınıza çıkan zorluklar farklı oluyor. RDA’dan biriyseniz görev yerine ulaşana kadar karşınıza çeşitli yaratıklar ve tek tük Na’viler geliyor. Na’vi halkından biriyseniz de yine ormandaki bazı yaratıklar ve insanlar sizi yolunuzdan alı koymaya çalışıyorlar.
Belirli görevlerden sonra karşınıza güçlü düşmanlar geliyor. Bunları bölüm bossları olarakta nitelendirebiliriz. Bu bosslarda seçtiğiniz tarafa göre farklılık gösteriyor. Eğer tercihinizi yerlilerden yana kullandıysanız genelde robot, tank tarzı dev mekanik aletlerle dövüşüyorsunuz. RDA askeriyseniz ise işiniz biraz daha kolay. Çünkü karşınıza genel olarak dev yaratıklardan biri geliyor ve Pandora’nın eşsiz ormanlarında bu dev yaratıkları yenmek çok daha kolay. Bu yaratıkların uzaktan ateş etme gibi bir özelliği olmadığından size zarar vermek için yakınınıza sokulmaya çalışıyorlar. Sizde dar ağaç aralarından geçerek aradaki mesafeyi açıp, düşmanınızın işini kolayca bitirebiliyorsunuz.
Avatar oyununun atmosferi gerçektende çok iyi tasarlanmış. Kendinizi zaman zaman oyunun içindeymiş gibi hissedebiliyorsunuz. Pandora oyuna çok çok iyi aktarılmış. Genel olarak karakterler içinde aynı şeyi söylemek mümkün. Ormandaki yaratıklar falan gayet hoş olmuş.
Son olarakta oyundaki karakter detaylarından bahsedelim. Yazımın başında sizlere bir ırk seçimi yapmanız gerektiğini belirtmiştim. Bu ırk seçimini yaptıktan sonra oyun size birde favori silahınızı soruyor. Sizde gönlünüzden geçen birini seçiyorsunuz. Daha sonra oyunda ilerledikçe ekranın üst kısmındaki XP barını her doldurduğunuzda seçtiğiniz silahınız ve çeşitli özellikleriniz gelişiyor. Aslında bu upgrade sistemi bana biraz saçma geldi. Çünkü neyi geliştireceğimize biz karar veremiyoruz. Oyun bunu kendi otomatik yapıyor. Hâlbuki oyuna fazladan bir tane upgrade ekranı eklenseymiş hiçte fena olmazmış. Ekran sözü geçmişken belirtiyim, oyunda birde mini haritaya sahibiz. Bu harita aynı Gta oyununda olduğu gibi ekranımızın alt köşesinde bulunuyor. Bu harita sayesinde görev yerimize en kestirme yoldan kolayca gidebiliyoruz. Malum koskoca Pandora ormanları, bir kayboldunuz mu işin içinden çıkamıyorsunuz. Çünkü ne zaman nereden neyin karşınıza çıkacağı hiç belli olmuyor. Bir çatışmadan çıkıyorsunuz, çok az canınız kalmış oluyor, pat diye karşınızda kocaman bir yaratık bitiveriyor. O yüzden belirli mesafeler arasında oyundaki araçları kullanmamızda fayda var. Bahsettiğim gibi çeşitli araçları kullanabiliyoruz. Bu araçların kontrolünde herhangi bir zorluk yok. Sadece Na’vi halkının uçmak için bindikleri ejderhaya benzeyen yaratıkların kontrolünde biraz zorlanabilirsiniz. Fakat bir süre sonra ona da alışıyorsunuz.

Genel Yorum

Eğer Avatar’ın filmini izlediyseniz oyunundan alacağınız zevk bir hayli fazla olacaktır. Çünkü konuya tamamen hâkim olacaksınız ve eminim ki filmi izledikten sonra ırk seçimi kısmında Na’vileri seçeceksiniz. Doğru olanda bu aslında. Sonuç olarak Avatar gayet güzel bir yapım olmuş. Oyundaki kamera açısı size ara sıra zorluklar çıkarsa bile, bir süre sonra bununda üstesinden geliyorsunuz. Görsel yönden bahsettiğim gibi gayet yeterli bir zenginliği var. Zaten Pandora gibi bir gezegeni vasat grafiklerle oyuncuya sunmak büyük bir hata olurdu. Yinede oyundaki upgrade sistemi ve bazı yapay zekâ hataları oyuncuları olumsuz yönde etkileyebiliyor. Fakat film oyunlarının makûs talihine baktığımız zaman J.C Avatar: The Game’in sınıfı geçtiğiniz söyleyebiliriz. Oyunda görselliğe önem veririm diyorsanız Avatar’ı sizlere şiddetle öneririm. Filme gitmiş olan arkadaşların zaten bu oyunu oynamak isteyecekleri düşüncesindeyim. O yüzden onlara önermeye bile gerek duymadım. Unutmayın… Herkes oyun oynar!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder