7 Mayıs 2010 Cuma

Enerjiyi Tutturdu!

Son günlerde herkes ondan bahsediyor, “Enerji” şarkısı ortalığı kırıp geçiriyor. Ayşe Özyılmazel, akıllı, pozitif ve çok güzel!

Enerjiyi Tutturdu!

“Enerji” şarkın çok sevildi! Galiba müzikal olarak enerjiyi tutturabildin:) Bunu neye borçlusun sence?
Enerjime:) Şaka bir yana, hem müzik geçmişime hem müzik aşkıma hem de arkadaşım Mert Ekren’le uyumumuza borçluyum. Mert’le bu albüm için bir buçuk sene boyunca her gün çalıştık ve enerji tuttu işte.

Televizyon programlarında da gördüğümüz kadarıyla gerçekten pozitif bir havan var. Hep böyle neşeli ve enerjik misindir?
Evet! Allah bozmasın, hatta fazlasıyla enerjiğim. Duygularımı hep uçlarda yaşarım, bazen düşüşlere geçtiğim olur, ama hemen bir iki saat uyur kendime gelirim.

Albümde en az bu şarkı kadar iddialı olan şarkıların hangileri?
Tabii ki de “İstanbul’un Kızları”, “Evler Yansın”, “Abla ve İki Sakin”… Hatta hepsi:)

Şimdi sırada hangi parça var? Hangisine klip çekmeyi düşünüyorsun?
Eğlencesi, sıcaklığı ve bizim dünyamızı anlatan sözleriyle “Evler Yansın”, sonra da “İstanbul’un Kızları”.

Yazarlık ve şarkı söylemek… İkisi de iyi yaptığın işler. Seni hangisi daha çok mutlu ediyor?
Şarkı söylemek sanırım. Onun insanlarla birebir paylaşımı çok daha fazla ve etkili.

Bu kadar göz önünde olmak nasıl bir hismiş?
Benim için göz önünde olmak acayip bir durum değil, çünkü kendimi bildim bileli göz önündeydim. Tabii ki yaptığım işlerle bunun dozu arttı. Şimdi bayağı yüksek bir seviyeye geldi. Fena değil, her zaman çok tatlı da değil, ancak işin bir parçası… Kabul edip sevmeyi ve yaşamayı öğreneceksin. Sonuçta bu benim seçimim değil mi:)

Bu kadar çok işe koşturabilmek için çok formda olmak şart! Formda kalmak için neler yapıyorsun?
Sadece beslenmeme dikkat ediyorum, spor yapmaya acil başlamam lazım. Taylan Kümeli’nin verdiği beslenme programını takip etmeye çalışıyorum. Günde 3 ana, 4 ara öğün yiyorum.

Hiç spor yapmıyor musun? Vaktin olsa bu konudaki tercihlerin neler olurdu?
Yapamıyorum gerçekten, ama en kısa zamanda başlayacağım. Yürüyüş, pilates ve tenis tercihlerim.

Yediklerine içtiklerine dikkat eder misin?
Artık evet! Kızartma yemem ve sevmem. Hipoglisemim olduğu için sık sık, az az beslenmem gerekiyor.

Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği… Bunlar senin için neler ifade eder?
Sabah kahvaltısı olmazsa olmaz, yulaf-vişne-yoğurt karışımı bir şey yiyorum. Öğlen yemeklerinde sebze olmalı, akşamları da balık.

“Asla vazgeçemem” diyeceğin yiyecekler neler?
Patlamış mısır, peynir, tahıllı ekmekler, yoğurt, balık ve salata.

Meditasyon ve yogaya ilgi duyuyor musun?
Hayır! Ben bir hiperaktifim ne meditasyonu!

Azıcık kilo aldığını hissettiğinde, diyet yapar mısın?
Hemen! Buna mecburum, çünkü kolay kilo alabiliyorum.

Favori diyetin nedir?
Az az sık sık ye, beyazlardan uzak dur, bol su ve yeşil çay iç, öğlen-akşam balık ve salata ye!

Vücudunda en beğendiğin ve en beğenmediğin yerler?
En beğendiğim yerim bacaklarım, ayaklarım, yüzüm… Beğenmediğimse taş gibi olamayan karnım:(

Enerjinin düştüğünü hissettiğin zamanlarda kendine nasıl bir doping yaparsın?
Uyurum! Uyuyamazsam rock müzik dinlerim, kızlarla buluşurum, spa’ya gidebilirim.

Estetik operasyonlar hakkında ne düşünüyorsun? Bu konuya açık mısın?
Güzel yapılıyorsa ve dozunda oluyorsa neden olmasın?



Nisan : 2010 Renkli kişilik Mercan

“Sana Değil Kardeşine” şarkısıyla hayatımıza giren Mercan, çok renkli bir kişilik! Sen de onun renkli dünyasına göz atmak ve hayatındaki ilkleri öğrenmek ister misin?

Nisan : 2010 Renkli kişilik Mercan

Çıkış şarkın “Sana Değil Kardeşine”nin hikayesi nedir?
Ben söylüyorum eğlene eğlene. Herkes ne almak, ne anlamak istiyorsa onu anlamalı. Böyle daha keyifli!

Ne zamandır müzikle ilgileniyorsun ve bu çiçeği burnunda çalışman için neler hissediyorsun?
Elbette çocukluğumdan beri ilgileniyorum. Fakat müzikten para kazanmaya 16 yaşımda başladım. Bu albüm benim sirkim, karnavalım, heyecanım, oyun arkadaşım.

İlk albüm heyecanı nasıl bir hismiş?
İlk öpücük gibi…

Sapsarı kısacık saçların çok iddialı:) İlk kez ne zaman boyamıştın saçlarını?
İddialı olmayı seviyorum:) Daha farklı, daha yeni hallerimi de göreceksiniz. İlk kez saçlarımı boyattığım zaman 16 yaşındaydım:) Kıpkırmızıydı. Annem görünce kalp krizi geçiriyordu. Bana “trafik lambası gibi olmuşsun” dedi hatta:)

İlk kez ne zaman makyaj yapmıştın ve hangi makyaj malzemelerini kullanmıştın?
Dişiliği biraz erken keşfedenlerdenim. İki yaşımdayken evdeki suluboya takımımla kendime makyaj yapmaya başlamıştım! Sonra biraz daha büyüyüp boyum annemin makyaj masasına yetişebildiğinde de oraya dadandım elbette. Okula giderken de çaktırmadan gözlere kalem, dudağa da hafif ruj sürerdim:)

İlk kez ne zaman aşık oldun?
Yaşıtım olan bir çocuğa değil, komşumuzun büyük oğluna aşık olmuştum. “Sana Değil Kardeşine” durumu yani:) Gerçi bu ağabeyine oldu, ama olsun. Uzaktan aşktı, imkansızdı. Zaten taşınıp gittiler sonra da.

Peki, ilk kez öpüştüğünde kaç yaşındaydın? Neler hissetmiştin?
15 yaşımdaydım. Gözlerim kararmıştı, nefesim tutulmuştu ve 55 derece güneşin altında gibiydim. Yanmışım haberim yok:)

Bir yakışıklıdan aldığın ilk hediye neydi?
Ahşap çok güzel orta boy bir kutuydu. İçinde bir güneş gözlüğü vardı. (Bu konuda çok büyük bir tutkum var, gözlük delisiyim) Yanına da bir tane papatya, en sevdiğim çikolata ve romantik şarkılardan oluşan kendi doldurduğu, her şarkı başında da kendi sesiyle bana bir şeyler söylediği bir kaset koymuştu.

Bir arkadaşından yediğin ilk kazık neydi? Biraz bahseder misin?
Çok küçük yaşlarda yaşadığım bir olaydı. Lise yıllarında bir arkadaşım topuklu ayakkabılarımı ödünç almıştı… Ve bir daha da o ayakkabılarımı göremedim:) Neyse ki bundan başka bir kazık yemedim, çünkü yanımda güvenebileceğim insanlar var. Arkadaşlarımı iyi seçiyorum!

İlk görüşte aşka inanır mısın?
İlk görüşte “Bu adama aşık olabilirim” durumuna inanıyorum. Ama kendimi hemen kaptırmıyorum, ilişkiye zaman tanıyorum. Karşımdakini tanımadan, bana uygunluğunu ölçüp tartmadan asla kendimi duygularıma bırakmıyorum.

Hayatının ilk üç altın kuralını, önem sırasına göre sayar mısır?
Zamanın, sağlığın, özgürlüğün, paranın ve sevdiklerinin değerini bilmek; kararlı olmak ve çok çalışmak; bir de sonuna kadar eğlenmek;)


Mart 2010: Aşkla yola çıktı, kazandı!

Müzik kanallarını ve radyoları esir alan Ceynur’u daha yakından tanımak ister misin?

Mart 2010: Aşkla yola çıktı, kazandı!

Aşkla yola çıktı, kazandı!

“Aşk, Yağmur ve Çikolata” nasıl bir çalışmanın ürünü?
"Aşk, Yağmur ve Çikolata" kesinlikle bir ekip çalışmasının ürünü. Müzik direktörümüz ve prodüktörümüz Erkin Arslan. Erkin ve menajerim Şebnem Özberk, ayrıca Evren Elif Erdamar albümün ilk gününden itibaren her anlamda tüm yaratıcılıklarını projeye yansıtmaktalar. Albümün içinde çalan müzisyenlerden tutun da, beste ve söz yazarı dostlarım, imaj danışmanımız Ceyda Balaban, mixlerimizi yapan Sarp Özdemiroğlu, illüstrasyonlarımızı gerçekleştiren Behnan Shabbir, grafik designer'ımız Engin Yağmurdereli ve burada isimlerini yazmaya kalkarsam tüm sayfayı kaplayacak bir ekip söz konusu. Herkes ciddi anlamda emeğini koydu. Ve bu da projeyi daha da özel kıldı. Bu da bana büyük mutluluk veriyor.

Yıllar önce Milliyet gazetesinin düzenlediği yarışmada “Kız Solist” birincisi oldun. 15 yaşından beri şarkı söylüyorsun. O yaşlardayken bu konuda nasıl hayaller kuruyordun?
Bugünkünden çok farklı hayaller değildi kurduğum hayaller. Yine büyük sahnelerde kalabalıklara şarkı söylediğimi, yine hayranı olduğum şarkıcılarla düet yapmayı düşlüyordum:)

Giyim kuşamın oldukça değişik, bir imaj maker’ın var mıydı? Yoksa tüm tasarımların sana mı ait?
Evet, imaj danışmanımız var, Ceyda Balaban. Kendisinin şarkıları ilk dinlediğinden itibaren kafasında oluşan konsept üzerine kurulu benim genel görünümüm. Bunu benim üzerime oturttu Ceyda. Kendimi içinde rahat hissedeceğim şekilde uyarladı bu konsepti.

“Tanrı Beni Duydu” isminde bir şarkın var. Sence tuttuğumuz dilekler, bizim çalışmalarımız sonucunda mı yoksa birazcık da şansla mı gerçeğe dönüşüyor?
Bu şarkı menajerim Şebnem Özberk'e ait bir şarkı. Ve bence dileklerimizin gerçekleşmesi için her ikisine de ihtiyacımız var. Siz elinizden gelen çabayı gösteriyorsanız ve eğer şans da yanınızdaysa her şey daha kolay oluyor.

“Sonsuza kadar” yapmaktan vazgeçmeyeceğin şeyler neler?
Ben “sonsuza kadar şarkı söylemeye devam” derim:)

Şimdi gerçekleştirmek istediğin hayaller neler? Önümüzdeki yıllar için müzik konusundaki planlarını da anlatır mısın?
Şu an için sadece henüz çok yeni olan albümüme konsantre olmuş durumdayım. Bu projenin uzunca bir zaman içinde sindirilerek tüketilmesi taraftarıyım, çünkü albümdeki hiçbir şarkı albümü dolduralım zihniyetiyle konulmadı. Dolayısıyla elimizden geldiği kadar klip çalışmaları yapmayı ve albümdeki şarkıları da kapsayan, aynı zamanda içinde yabancı şarkıların da olduğu repertuarlarla konserler vermeyi amaçlıyoruz.


Bugüne kadar hayalini kurduğun ve gerçekleştirebildiğin düşün neydi?
Şarkı söylemeyi bu kadar çok seven bir insan olarak, böyle bir albüme sahip olmayı hep düşlerdim. Bu yüzden albümüm diyebilirim.

Bu hayaline ulaşabilmek için hangi yollardan geçtin ve ne gibi zorluklarla karşılaştın?
Yaptığım tek şey şarkı söylemekti aslında. İmkanların zaman içinde oluşmasıyla albüm projem gerçekleşti. Dolayısıyla çok ciddi bir zorlukla karşılaştığımı söyleyemem.

Engelleri aşmak için kendinde nasıl güç buldun? Hedefe yönelik taktiklerin nelerdi?
Engeller değil ancak olumsuzluklar var olduğu zaman bunlardan çok etkilenmemek gerektiğini düşünürüm hep. Moralinizi bozmadan, motivasyonunuzu kaybetmeden ve ne istediğinizi unutmadan, sadece ona odaklandığınız zaman, her şey daha üstesinden gelinir bir hal alıyor. Böyle bir durumda da ekstra taktik uygulamaya zaten ihtiyacınız olmuyor:)

“Hayalleri gerçeğe dönüştürmek” konusunda gençlere ne gibi tavsiyeler verebilirsin?
Şunu söyleyebilirim; gecikmeler ya da aksilikler yaşadığınızda vazgeçmemek önemli. Ne isteğinizi bilirseniz ve ona odaklanırsanız, doğru zaman geldiğinde hayalinize kavuşursunuz. Tabii bunun için gerekli olan çalışmaları da ihmal etmezseniz hayallerinize bir adım daha yaklaşmış olursunuz.

Şubat 2010: Herkesin sevgilisi Taylor Lautner

12 Şubat’ta “Sevgililer Günü” filmi ile karşımızda olacak Taylor Lautner, romantik, eğlenceli ve üstelik artık çok zengin bir yakışıklı!

Şubat 2010: Herkesin sevgilisi Taylor Lautner

Herkesin sevgilisi Taylor Lautner

“Yeni Ay”ın gişe hasılatları kıran başarısından sonra serinin esas karakterlerinden biri olan Jacob Black’i canlandıran Taylor Lautner, Hollywood’un en çok aranan aktörlerinden biri haline geldi. Ama bu kadar göz önünde olmak ve popülarite beraberinde bazı dedikodular ve eleştiriler de getiriyor tabii ki! Bir kesim onun sadece güzel bir vücuda sahip olduğu ve yakışıklılığı sayesinde bu kadar popüler olduğunu iddia ediyor. Bu yaklaşım da Taylor’ı çok üzüyor. Filmdeki en genç oyuncu olmasının yanı sıra kitaptaki Jacob karakterine uygun bir tip haline gelebilmek için verdiği mücadele biraz göz ardı ediliyor. Çok ironik değil mi, rolü kapmak için harika bir vücuda sahip oldu, ama şimdi herkes oyunculuğundan çok onun harika fiziğinden bahsediyor! Ama Taylor, aksini ispat etmek için hiç boş durmuyor! Tüm dünyayla birlikte ülkemizde de 12 Şubat 2010’da vizyona girecek bir romantik komedide boy gösteriyor. Üstelik film yıldızlar geçidi gibi! Julia Roberts, Jessica Alba, Anne Hathaway ve Ashton Kutcher da “Sevgililer Günü” filminin diğer oyuncuları!

Nasıl bir çocuktu?
Küçükken yerinde duramayan, süper pozitif, etrafa gülücükler saçan tatlı bir yaramazdı. Bak, kendini nasıl anlatıyor: “6 yaşımdayken atletizmle uğraşmaya başladım. Karatede üç dünya şampiyonluğu ödülüm var. Spor yapmayı her zaman çok sevdim, ama yine de ‘Alacakaranlık’ için bu birikimim yeterli olmadı. Pazılarımı daha da geliştirmem gerekti.”

Çok azimli!
“Alacakaranlık” kitabında çelimsiz bir çocuk olarak tasvir edilen Jacob, kurt adama dönüştükten sonra birden irileşiyor ve kaslı bir yakışıklıya dönüşüveriyor. Doğaüstü bir şekilde gelişme gösteren Jacob’a Taylor’ın da bir an önce yetişmesi gerekiyordu tabii. Bu yüzden “Yeni Ay” öncesinde deliler gibi spor yapan Taylor, tamı tamına 8,5 kilo aldı! İşte ortaya da bu kadar muhteşem bir şey çıktı!

Utandığı anlar
Tamam, vücudu çok güzel ve Taylor, film icabı bunu sergilemek zorunda kalıyor! Ama biliyor musun, tüm gözlerin çıplak vücudu üzerinde odaklanması Taylor’ın hiç hoşuna gitmiyor! “Birçok insanın tişörtsüz fotoğrafımı görmesi ve hakkımda yorumlar yapması çok garip bir his! Hatta biraz utanç verici” diyen Taylor, gün geçtikçe daha da utangaç bir yakışıklıya dönüşüyor galiba!

Nasıl kızlardan hoşlanıyor?
“Eğlenceli kızları seviyorum. Bir kızda aradığım en önemli özellik, benim yanımdayken rahat olabilmesi. Pek çok kız, yanımdayken tedirgin oluyor ve içlerindeki enerjiyi çıkarabilmek için ben uğraşmak zorunda kalıyorum. Benimle gülen, şakalaşan ve samimi olan bir kız beni tavlayabilir. Kendime dürüst bir kız arkadaş arıyorum. Tıpkı Alacakaranlık’taki Bella’nın karakterine sahip birine aşık olabilirdim” diyor Taylor!

10 parmağında 10 marifet!
Sportmen kişiliğinin yanında yakışıklımızın müziğe de büyük ilgisi var. Üstelik gizli bir müzik geçmişinden bahsedebiliriz. 2005 yılında rol aldığı “Shark Boy ve Lava Girl” filminde şarkı söyledi. 2006’da üç arkadaşıyla Nashville’de bir şarkı kaydetti. Ayrıca bir okul projesi için eski kız arkadaşı Sara Hicks’le birlikte “Apologize” isminde bir şarkı yaptı. Kendisi “Hiçbir zaman büyük bir şarkıcı olmak için iddialı olmadım” dese de bunu zaman gösterecek!

Gerginken ne yapar?
Pek çoğumuz gibi sinirli ve gergin olduğu anlarda Taylor da sürekli bacağını sallıyor. Üstelik bunun hiç farkına varmıyor. Oturduğu masa ve sandalye sallanmaya başlayınca, insanlar bunu Taylor’ın yaptığını anlıyor:) Taylor da bu alışkanlığı için “En kötü huyum” diyor.

Kankaları onu çok seviyor
“Twilight Saga: Tutulma”daki rol arkadaşları, Taylor’ın en güzel yönlerini anlatırsa…

• “Sık sık ‘Teşekkür ederim’ diyor. Anne ve babasından çok iyi aile terbiyesi almış çünkü:)” (Chaske Spencer)
• “Dışarı eğlenmeye çıktığımız zaman ‘Size bir şov yapayım mı?’ diyor ve ayağındaki kocaman botlarla bize harika bir dans şov yapıyor. Dans etmeye bayılıyor.” (Justin Chon)
• “Çok güvenilir bir arkadaş, en zor anınızda hep yanınızdadır.” (Michael Welch)
• “Taylor, hakkında bilmediğiniz çok önemli bir şey var; o gerçekten çok iyi bir şarkıcı! Hiç sesini dinlediniz mi?” (BooBoo Stewart)
• “Yeni Ay’da Jacob çok suratsız bir karaktere dönüşüyor. Taylor ise çok sevimli bir tip, hep gülüyor. Buradan onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu görebilirsiniz!” (Edi Gathegi)


Ünlü popçu Tarkan gözaltına alındı..İstanbul’da düzenlenen uyuşturucu operasyonunda Megastar Tarkan’ın da aralarında bulunduğu 15 kişi gözaltına alındı.

Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, ünlü kişilere kokain temin ettiği iddiasıyla “torbacı” olarak tabir edilen 10 kişiyi teknik ve fiziki takibe aldı. Teknik takipte megastar Tarkan’ın da torbacılardan uyuşturucu temin ettiği belirlendi.




maNga


maNga'nın albüm macerası 2002 yılının Ocak ayında Ferman'ın telefonla tüm grup arkadaşlarını arayıp “Toplanıp konuşalım bir yarışma varmış ” demesiyle başladı. Bu telefon konuşmasının onları albüm sahibi yapacağına ihtimal vermedikleri gibi uzun yıllar müzikle ilgili hayalini kurdukları şeylerin gerçekleşeceğini birisi söyleseydi; tahminen; imkansız olduğunu düşüneceklerdi...
maNga ilk olarak Yamyam'ın barlarda “cover” parçaları yorumlayıp eğlendikleri gruptan istediği müziği yapamamasından dolayı yolunu ayırması ile 2001 sonlarına doğru şekillenmeye başladı.O'nun en büyük hayali kendi parçalarını çalmaktı, ve belki de bu olay onun hayatında yeni bir başlangıca sebep olacaktı. Artık yeni grubunun yapısını kafasında oturtmuştu. Yepyeni bir oluşumun parçası olmalıydı ki; fark yaratarak hayallerine koşabilsin. Rock müzikle elektroniği, sert gitar riffleriyle rap vokalleri birleştirmek istiyordu. Bunu üniversiteden okul arkadaşı olan Orçun ile paylaştı ve O’nun da katılmasıyla maNga'nın tohumlarını atmış oldu. Aklında olan ve sınırlarını çizmeye çalıştığı şeyin ulaşılması zor bir gerçek olduğunun da farkındaydı. Ama farkında olmadan yeni bir maceraya atılmak üzere ilk adımı atmıştı bile.Daha sonra Özgür,Efe ve Ferman'ın da katılmasıyla ilk kadro tamamlanmış oldu.Ve büyük bir heyecanla çalmayı en çok istedikleri coverları ve bunun yanında hep yapmak istedikleri kendi şarkılarını yapmaya başladılar.
Yarışmadan hemen önce Orçun özel nedenlerden dolayı grubu bıraktı ve Çanakkale’ye yerleşti.Bir süre bas gitar olmadan çalışmalarına devam eden maNga bir süre sonra ciddi bir bas gitarist arayışına girdi.Ferman’ın daha önceden beraber çaldığı yeni bas gitarist Cem'in yarışmaya gönderilecek şarkının kayıtlarına başlandığı gün gruba dahil olmasıyla maNga şu andaki yapısına kavuştu. Beş ayrı karakteri, beş ayrı müzik zevkini ve beş ayrı duruşu sergileyen maNga uzun yıllar sürecek albüm hayali için yola çıkmıştı artık. Beşlinin kesişim kümesi ise; Japon çizgi romanları olan maNga idi.
İlk besteleri “Kal Yanımda”nın geniş çevrelerce çok sevilmesi, baş koydukları yolda emin adımlarla yürümeleri için iyi bir sebep oldu. Böylelikle yeni besteler üretmeye başladılar. Bu dönem içinde “Bitti Rüya”, “Libido” ve “Yalan” gibi çok sevilen parçalarını yaptılar. Bu zaman zarfında Türkiye'nin dört bir yanına gidip 50'yi aşkın konserle müziklerini paylaştılar. Ve bir gece yarışma döneminden tanıdıkları prodüktörleri Haluk Kurosman 'dan (6.Cadde, Gripin', Vega…) gelen bir telefon ile artık emeklerinin karşılığını alacaklarına inanmaya başladılar. ”Yapıyoruz arkadaşlar!”
2002 yılı ortalarında Beyoğlu'nda bir kafede cereyan eden “bir gün bir şeyler yapacağız” konuşmaları artık gerçeğe dönüşmeye başlayacaktı maNga için. Ve her geçen gün maNga'yla beraber aynı yola baş koyan ve destek vere insan sayısının da arttığını fark etmek onları daha da umutlandırıyordu.. Kargo'nun solisti Koray Candemir, Vega, Göksel ve Kanada'lı rapper UnKnown MC onlarla destek veren insanlardan sadece birkaçı oldu.
Farklı müzik zevklerine sahip olan ve birbirinden tamamıyla farklı beş karakterin ortaya çıkarttığı müzik doğal olarak farklı farklı tatlar barındırıyordu. Ferman uzun bir zaman dinlediği metal kökenli müziklerin dışında bir vokal arayışı içindeydi.Efe'nin kalbi hiphop ve elektronik müzik için atıyordu. YamYam'ın peşinde olduğu tek şey duygularını notalarla ifade etmekti. Özgür caz'a, R&B'ye ve funk'a meraklı olduğu için groove'un peşindeydi. Cem ise enerjik olan her türlü müziği seviyordu. Böylelikle maNga'nın sert gitarlardan,rap-melodik vokallerden ve elektronik altyapılardan oluşan müziği ortaya çıkmış oldu. Efe, maNga müziğini “beşimizin dinlediği farklı müziklerin aynı potada melodik bir formülle eritilmesidir. Hepimiz alternatif rock'dan hoşlanıyorduk, aynı zamanda herkes elektronik müziği de özümsemişti, hip hop ve rap vokaller de bizi her zaman heyecanlandırmıştır.” diye açıklıyor.
Zaman zaman derinden aşkı hissettiler, zaman zaman bulundukları şehrin klostrofobik yapısının verdiği duygu patlamalarını yansıttılar, zaman zaman aynaya bakıp yaşam tarzlarına ironik yaklaşımlar getirdiler… Her zaman doğdukları, büyüdükleri ve yaşadıkları coğrafi bölgenin duygu yoğunluğunu ve kültür birikimini içlerinde taşıdıkları gibi bu değeri müziklerine de yansıtmaya çalıştılar. Bazı parçalarda kendi yaşadıkları ortamı ve kendi jenerasyonlarını da eleştirdiler.Yağmur bir gece barda çalarken düşündü bunları. “Evet bizim kuşağımız tüketim kuşağıydı.” Ve bu sancının sonucunda “Libido” isimli parçalarını yaptılar.
maNga'nın kurulduğu günden beri en büyük hayali farklılık yaratıp, son dönemlerde Teoman, Duman, Vega, Mor ve Ötesi, Kurban, Athena ve Kargo gibi isimlerin genişlettiği ve yürüdüğü yolu birazcık daha genişletmek oldu. “Bizi hayatta en mutlu edecek şeylerden biri; bu yolda bizlerden daha iyi yeni grupların çıkması olur” diyerek geleceğe ne kadar umutla baktıklarını dile getiriyor Özgür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder